Hepinize merhaba,
Uzun emek ve uğraşlarım sonucu ortaya çıkardığım ve uzun zamandır da yayınlanmasını beklediğim “Akarslan’s Affixionary: Kelimeleri Böl ve Yönet”ten sonraki ikinci kitabım, “Türkçe Konuşanlar İçin İngilizce Kelimelerin Söyleniş Kuralları” çıktı. Yakında d&r ve idefix gibi tüm online kitapçılarda bulabilirsiniz. Ayrıca Adana’da Nobel Tıp Kitabevi’nden satın alabilirsiniz. Veya kenanakarslan@hotmail.com aracılığıyla bana ulaşırsanız yardımcı olabilirim kitabı edinmeniz için.
İşte kitabımın kapağı:

KAYNAK GÖSTEREREK KİTABIN VERİLEN BU KISIMLARINI PAYLAŞABİLİRSİNİZ
KİTABIN BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ
KELİMELERDE HECE VURGUSU NEDEN ÖNEMLİDİR
Bu kitapta ağırlıklı olarak kelimelerde hece vurgusu üzerinde durulacaktır.
Cümlelerde de kelime veya kelimeler vurgulanır ancak bu konuşmacının vurgulamak istediği noktaya göre değişeceğinden belirli kurallardan bahsetmek zordur.
Örneğin,
“Sen dün beni neden aramadın?” gibi bir cümlede hangi kelimeyi vurgularsak anlam ona göre değişir.
- SEN dün beni neden aramadın? (Diğerleri aradı sen neden aramadın?)
- Sen DÜN beni neden aramadın? (İki gün önce aradın ama dün özellikle neden
aramadın?) - Sen dün BENİ neden aramadın? (Diğerlerini aramışsın, beni neden aramadın?)
- Sen dün beni NEDEN aramadın? (Aramamanın sebebini söyler misin?)
Bu tür anlam ve vurgular o anki duyguya ve kişinin vermek istediği anlama göre değişir. Aynı durum İngilizce’de de söz konusu olduğundan üzerinde durmak gereği duyulmamıştır. Cümle vurgusundaki benzerlik İngilizce cümlelerde kelime vurgusunu kavramayı kolaylaştırır.
Ancak iş kelimelerde hece vurgusuna gelince durum Türkçe’ye göre epey karmaşıktır. Anadili Türkçe olan kişiler bu yüzden hece vurgusunda hata yapar. Telaffuz bu şekilde yanlış öğrenilince de dinleme becerisi de olumsuz etkilenir. Öğrenci dinlerken bildiği kolay bir kelimeyi bile kaçırabilir veya anlamayabilir. Tabii bu noktada kısa bir not olarak cümleleri söylerken ritmin de önemi belirtilmeli. İsim sorarken *wat iz yor neym diye yavaş bir ritimde ve yanlış söyleyişle öğrenen öğrenci “WOTSyıNEYM” gibi hızlı ve ulamalı bir söyleyişle karşılaşınca afallayabilir. İngilizce cümlelerde genelde ritim inişli çıkışlı bir yol izler.
Örneğin,
“I played some games with my friend in the evening.” cümesini şöyle
Ritimden veya hızlı konuşmadan bahsettikten sonra tekrar hece vurgusuna dönelim. Türkçe konuşan bir kişinin aslında yabancı olduğunu nasıl anlarız?
Bir İngiliz, örneğin, ‘r’ harfini bizim gibi seslendirmez. Daha çok yutar ve ‘ğ’ye yakın bir ses çıkarır. “Bekir top oynuyor.” cümlesini “Bekiğğr top oynıyooğ.” a yakın bir şekilde söyler. Harfleri farklı seslendirmenin dışında bir kişinin yabancı olduğunu şöyle bir cümleden anlarız:
“Bekir top oynuyor.”
Biz söylerken, “beKİR top oynuYOR” deriz. (Büyük harfle yazılan kısımları
vurgulu yani daha yüksek sesle okuyunuz.)
Türkçe’de:
Sözcüklerde vurgu son hecededir: araBA, siNEK, güZEL, oTUR.
Olumsuzluk eki –me, -ma vurguyu kendinden önceki heceye alır:
alDIM ALmadım.
Kelimeye yeni ekler geldikçe vurgu yeni gelen eke kayar:
araBA, arabaLAR, arabalaRIM, arabalarıMIZ.
Yer adlarında vurgu genelde sondan ikinci hecededir:
MERsin, aDAna, isTANbul (Not: ANkara, aDIyaman, baLIkesir…)
Şehir Kelime
TOkat toKAT
AYdın ayDIN
ORdu orDU
Bu konuda daha detaylı eğitim videom için (not: ingilizce anlatım)
‘ki, de’ bağlaçları ile ‘mi’ soru eki vurguyu kendinden önceki sözcüğe kaydırır:
Sen dün beni ARAMADIN mı?
SEN mi dün beni aramadın?
Sen dün BENİ mi aramadın?
Sen dün beni NEDEN mi aramadın?
SEN de dün beni aramadın!
Sen dün beni ARAMADIN ki!
Örneğimize dönecek olursak, aynı cümleyi bir İngiliz, “BEkiğğr top OYnıyooğ.” şeklinde söyler genelde. Bunun sebebi İngilizce’de özel isimlerde vurgunun birinci hecede olmasıdır. (Bu kuralların tümüne kitabın ileriki bölümlerinde değinilecektir. Bu noktada amaç hece vurgusunun önemini anlatmaktır.)
Mesela, “Adam (EEdım), MIchael (MAYkıl), JOnathan (CAnıtın)…” O yüzden bizim isimlerimizi “KEnın (Kenan), MUUStıfı (Mustafa)” şeklinde okuma eğilimindedirler. Türkçe kuralları hatırlarsak bunun tam tersini düşündüğümüzde de durum geçerli. İngilizce öğrenen bir Türk öğrenci yabancı isimleri “Adam (EEdım), MIchael (MAYkıl), JOnathan (CAnıtın)…” yerine “eDIM, mayKIL, canıTIN” şeklinde söyleyerek yabancı olduğunu farketmeden hissettirir.
Tabii bu yanlış okumalar o anadili konuşan kişiye sempatik gelecektir. Bu hatalardan olumsuz etkilenmemek gerekir. Fakat, ‘Ben İngilizce kelimeleri doğru telaffuz etmek, doğru konuşmak ve dolayısıyla konuşulanları doğru anlamak istiyorum.’ diyen birisi hece vurgusunu göz önünde bulundurmalıdır.
“Akarslan’s Affixionary: Kelimeleri böl ve yönet” adlı kitabımı yazarken dikkatimi çekti okunuş problemleri. Ek ve köklerle uğraşırken bir kelimenin kendi içinde bile okunuşların değişebildiğini farkettim. Daha derinlere indikçe gördüm ki doğru telaffuz ettiğimi sandığım ama yanıldığımı birçok kelime var. Yanlış öğrenip yanlış aktarma sonucu bu hatalar nesilden nesile fosilleşiyor. Hele de bir İngilizce öğretmeni olarak bu yanlışlarıma dikkat etmemek daha da vahimdi. Bu çalışma ile aslında kendime de bir şeyler öğretmiş oldum. Hala da öğreniyorum. Oturup bir kez daha yazdıklarımı okuyup kendimi düzeltmem gerektiğini hissediyorum.
Buraya kadar ki kısmın görüntülü versiyonu
KİTABIN İKİNCİ BÖLÜM GİRİŞİ
İNGİLİZCE’DE SESLER
İngilizce sesleri tam olarak bilmeden hece vurgusuna geçilmemelidir. Çünkü sadece dinlemek doğru telaffuzu garanti etmez. Ses ile harf farklı iki kavramdır. Türkçe’de harfler yanına genelde ‘e’ sesini alarak okunur: ‘be, ce, de , fe…’ gibi.
Ses deyince aklımıza alfabedeki harflere herhangi bir sessiz eklenmemiş hali gelmelidir: ‘b, c, d, f…’ gibi. Bu farkı kavradıktan sonra ‘ses’ deyince akla IPA (International Phonetic Alphabet) gelmelidir yani UFA (Uluslararası Fonetik Alfabesi). Bu alfabe Uluslararası Fonetik Derneği tarafından geliştirilmiştir ve üyelerinin talebiyle güncellemeler yapılmaktadır. Bu alfabenin bu kitabın içeriğine göre sadeleştirilmiş halini görebilirsiniz. Bu semboller bu bölümde detaylı olarak anlatılacaktır.
Fonetik alfabede kullanılan semboller, dünyada hangi dil konuşulursa konuşulsun, söylenişi keyfiyete yer bırakmadan aynı olmak üzere üretilmiştir. ‘j’ harfi İngilizce’de ‘c’ şeklinde, İspanyolca’da ‘h’, Almanca ‘y’ diye okunabilir. UFA ile amaç bu ayrılığı ortadan kaldırmaktır. Böylece bize en çok gelen şikayetlerden olan ‘İngilizce neden yazıldığı gibi okunmuyor?’ şikayetini UFA’yla nispeten giderebiliriz. (Not: İngilizce’ nin yazıldığı gibi okunmamasının sebebi farklı dillerden – özellikle Fransızca’ dan- kelime almasıdır. Yabancı kelimeler okunuş farklılığı doğurmuştur.
Aynı etkiyi vurguyu üzerine alan ekler bölümünde de göreceğiz. Örneğin, Fransızca’dan gelen –ee, -aire, – esque gibi sonekler okunuş (vurgu)
farklarına sebep olur ve bir tutarsızlık alanı daha ortaya çıkarır. İngilizce’ de, başka dillerden gelmiş olmayan eklerin tutarlı olup vurguyu üzerlerine almadığını inceleyeceğiz.) Bu semboller telaffuzu görselleştirdiği için kelimeler daha doğru bir şekilde telaffuz edilebilir.
UFA ile görselleştirmenin kullanıldığı önemli bir alan sözlükçülüktür. İyi bir sözlük kelimenin fonetik alfabesiyle okunuşunu sunmalıdır. Bazı sözlükler kendi ses sistemini de geliştirip giriş kısımlarında öğretirler. Ancak, dünyada saygı duyulan birçok sözlük sesletim için fonetik alfabesinden faydalanır. Bu çalışmada da daha kapsamlı ve kullanışlı olduğu düşünüldüğünden UFA tercih edilmiştir. Fonetik alfabesi, kapsamlılığı ve kullanışlılığı göz önünde bulundurulduğunda, İngilizce derslerinin vazgeçilmez bir parçası haline getirilmelidir.
Bu alfabe Latin ve Yunan harflerini temel aldığı için önemli oranda bizim
alfabemize benzer. Türklerin fonetik alfabesine uyumu daha kolay olabilir çünkü bu alfabe de yazıldığı gibi okunur. Ayrıca birçok ses bizim alfabemizdeki harflerle aynı seslere sahiptir. Verilen listede semboller, Türkçe ’de de büyük oranda aynı telaffuz edilenler ve Türkçe’ den farklı söylendiği için zorluk yaratabilecek sesler olarak temel iki gruba ayrılarak sunulmuştur. Bu listeyi iyice içselleştirdikten sonra kelime okunuşlarına ve hece vurgusuna geçiniz.
KİTABIN ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GİRİŞİ
TÜRK ÖĞRENCİLERİ ZORLAYAN NOKTALAR
- İNGİLİZCE KELİMELERDE ANLAMDA FARK YARATAN SESLER
Verilen tüm sesler anlam farklılığına sebep olduğu için önemlidir. İngilizce birbirine yakın görünen sesler Türk öğrenciler tarafından yanlış algılanıp yanlış telaffuz edilebilmektedir. Örnek vermek gerekirse, İngilizce’de ‘ç, ğ,’ gibi karakterlerle küçük ‘ı’ harfi kullanılmadığı için ‘Kasım ayında hava soğuk geçer.” gibi bir cümleyi Türkçe öğrenen bir İngiliz ‘Kasim ayinda hava sogakk geser.’ şeklinde söyleyebilir. ‘ı’ ve ‘i’ harfi İngilizcenin aksine bizde farklıdır, önemlidir ve anlamı değiştirir. Bu bölümde özellikle Türk öğrencilerin karıştırdığı sesler üzerinde durulacaktır. Unutmayın! Bu sesler anlam farkına sebep olur ve kendi dilimizde kullanmadığımız için algılamakta zorlanırız.
2. BİRDEN FAZLA SESSİZİN YANYANA BULUNMASI
Türk öğrencilerin zorlandığı noktalardan bir diğer ‘consonant cluster’ dediğimiz birden fazla sessizin araya sesli harf almadan yazılması veya okunmasıdır. Öğrenciler genel olarak araya ‘ı’ harfini sokarak söyleme eğilimindedir ve İngilizce söylenişte bu doğal değildir…
NOT: Türkçe konuşanların telaffuzla ilgili yaşadığı sorunlar için kitabı edinmenizi tavsiye ederim.
KİTABIN DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GİRİŞİ
KELİMELERDE HECE VURGUSU
İngilizce kelimeler okunurken hece sayısı yazılışa göre değil okunuşa göre
belirlenir. Örneğin, ‘educate’ fiili Türkçe düşünürsek e-du-ca-te diye dört heceli görünebilir ancak aslında e-cı-keyt ya da fonetik alfabesiyle /ˈɛ1.dʒu(ː)k2.eɪt3/ gibi bir okunuşu olduğundan üç hecelidir. İngilizcede yazı dilinde kelimeleri hecelere ayırma Türkçe’ den farklıdır. Bu konu kitabın ana teması olmadığı için üzerinde durulmayacaktır. Hece sayısı bu aşamada önemlidir. Tek heceli kelimelerde vurgu aranmaz. Yani, ‘coat’ kelimesinin aslında /ˈkəʊt/ diye okunduğunu ve tek heceli olduğunu bilmek
gerekir. Türkçe’de hece sayısı bir kelimede bulunan sesli harf sayısıyla eşittir.
Ancak, ingilizce’de durum farklıdır. Örneğin, ‘rhythm’ /ˈrɪðəm/ kelimesinde hiç sesli harf olmamasına rağmen iki hecelidir; ‘twelfths’ /twɛlfθs/ kelimesi birçok harften oluşsa da tek hecelidir. İleri seviyede ingilizceniz bile olsa sözlüklerde bildiğiniz bir kelimenin okunuşuna mutlaka bakın. Çünkü doğru okuduğumuzu sandığımız bir kelimeyi ya öğretmenlerimizden yanlış öğrenmişizdir ya da genellemeler yaparak yanlış sonuçlara ulaşmışızdır. Bu yüzden sadece dinlemek telaffuzunuzu düzelteceğiniz anlamına gelmez çünkü beyniniz siz fark etmeden duymak istediğini veya duymaya alışkın olduğunu algılayacaktır. Fonetik alfabesiyle okunuşu mutlaka görsel olarak da teyit etmelisiniz.
Unutmayın! Doğru okuma aynı zamanda doğru konuşma ve dinleme anlamına gelir. İngilizce kelimelerin isim, sıfat, zarf ya da fiil olması vurguyu etkiler. Bunun dışında kelimelere getirilen sonekler vurgunun yerini etkiler. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz. Vurgu işareti (ˈ) vurgulu heceden önce yazılmıştır.
mechanism (isim) /ˈmɛkənɪzm/ (Vurgu birinci hecede)
mechanic (sıfat) /mɪˈkænɪk/ (Vurgu ikinci hecede)
mechanically (zarf) /mɪˈkænɪkəli/ (Vurgu ikinci hecede)
mechanician (isim) /ˌmɛkəˈnɪʃən/ (Vurgu üçüncü hecede)
mechanize (fiil) /ˈmɛkənaɪz/ (Vurgu birinci hecede)
mechanization (isim) /ˌmɛkənaɪˈzeɪʃən/ (Vurgu dördüncü hecede)
Türk öğrencileri zorlayan sesler üzerinde durmuştuk. Onların bir diğeri de
tüm heceleri eşit derecede vurgulamak eğilimidir. Yukarıdaki kelimelerde dikkat ederseniz İngilizce kelimelerde her zaman bir hece vurguludur. Diğer heceler öğrencilerimizin deyişiyle ‘yutulur’. Bu da schwa /ə/ ile gerçekleşir. Birinci bölümde schwa’nın yutulan seslerin yerine kullanılmasıyla sesler arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu ve karşımıza hep çıkacağını belirtmiştik. Not: Schwa /ə/dışında üzerine vurgu almayan sesler de mevcuttur bunlar sırasıyla: /ʊ/, /ɪ/ veya /i/’dir. İngilizce’ de güçlü/vurgulu sesliler sırasıyla: diphthong’lar (/eɪ/, /ɔɪ/, aɪ); uzun sesliler (/iː/, /ɑː/, /ɔː/, /u:/, /ɜː/) ile /æ/, /ʌ/ ve /ɒ/ sesleridir.
Aynı kelimenin farklı formları olan ‘drama, dramatic, dramatical, dramatically, dramatise, dramatising’ kelimelerinde vurgu nerededir? Vurguların yeri tahmin edilebilir mi? Evet, bu vurguların nerede olacağı çoğunlukla belli kurallar dâhilinde işler ve tahmin edilebilirdir. Yani vurgularla ilgili genel kurallara ulaşılabilir. (Ancak unutulmamalıdır ki kuralların istisnası olabilir.)
Telaffuzunuzun çok iyi olduğunu sanıyorsanız bu kitap tam size göre; iyi olmadığını düşünüyorsanız bu kitap zaten sizin için!
Görüntülü kitap tanıtımı:
İyi
Öğr. Gör. Kenan AKARSLAN, MA
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
İçindekiler bölümünü incelemek için:
https://books.akademisyen.net/index.php/akya/catalog/view/917/890/16999